Süregelen hastalıkların tedavisinde vücudumuza dışarıdan giren zararlıları azaltmak tedavinin temelini oluşturmaktadır. Dış etkenlerin başında da dışarıdan alınan besin maddeleri gelmektedir. Hastalıkların temel nedeni bu dışarıdan etkilenmeler olabilir. Bu durumda beslenme tedavilerinin düzenlenmesi tedavide kullanılması zorunlu bir tamamlayıcı yöntem olmaktadır(Bkz. Gıda duyarlılığı)
Gıda Duyarlılığı, sindirim sisteminde birçok şikayete ve hastalığa sebep olur. Bunların başlıcaları; şişmanlık, kilo verememe, irritabl barsak sendromu, barsak gazı, karın şişkinliği, kabızlık, ishal, ağızda yaralar, üst karın ağrıları, mide krampları, reflü, barsakların süregelen hastalıkları, iltihabi barsak hastalıkları ve kolitlerdir.
Sindirim sistemi dışında ise cilt problemleri (örn. sivilceler, lekeler, kaşıntı, dermatitler, egzamalar, sedef, cilt alerjileri vs.), sellülit, romatizmal eklem hastalıkları, romatolojik yumuşak doku hastalıklarına, süregelen farenjit, sık sık nezle gribe yakalanma, astım gibi üst solunum yolu mukozası hastalıklarına, sabahları kalkamama, sürekli yorgunluk, depresyon, uyku bozuklukları, baş ağrısı, migren, tedavi edilemeyen ağrılar gibi birçok hastalığa yol açabilir.
Araştırma sonuçları açıkça ortaya koymuştur ki, severek yediğimiz ve organik, doğal, yararlı zannettiğimiz bir gıda, yıllarca bize büyük rahatsızlıklar yaşatmış olabilir.
Görülüyor ki; klasik muayene ve laboratuar-görüntüleme yöntemleri ile hekimler tarafından nedeni ortaya konamayan, sürekli ilaç kullanmamıza sebep olan ve tüm ilaçlara rağmen istenilen düzeyde iyileşmeyen hastalıkların temelinde “Gıda Duyarlılığı” yatabilir.
“Gıda Duyarlılığı”nın saptanması ve tedavi sürecinin başlaması ile birlikte nedeni tam olarak ortaya konmamış ve sürekli ilaç kullanılması gereken bir çok hastalığa iyileşme umudu doğmuştur.